Aslan gövdeli, insan başlı mitolojik yaratık. Yunan sanatında Sfenks M.Ö. 1600 dolayında ortaya çıktı. Girit'te ele geçen Orta Minos Dönemi sonlarından kalma buluntulardaki ve Mykenai'deki Geç Helenistik Dönem kuyu mezarlarından çıkarılan eşya arasındaki sfenkslerin kanatlı olduğu görülmüştü. Yunanistan'a sfenks Asya'dan gelmişti, ama Yunan sfenkslerinin görünümü daha değişikti; başında, aleve benzeyen bir çıkıntısı bulunan yassı bir kep bulunuyordu. Bu sfenkslerle daha geç tarihli efsaneler arasında hiçbir ilişki kurulamadığı gibi, ne anlam taşıdıkları da bilinmemektedir. M.Ö. 1200'den sonra 400 yıl boyunca Yunanistan'da hiçbir yerde rastlanmayan sfenksler Asya'da, Tunç çağındakilere benzeyen biçim ve pozlarda varlıklarını sürdürdüler. M.Ö. 8. yüzyıl sonunda sfenks Yunan sanatında yeniden ortaya çıktı ve M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına değin yaygınlığını korudu. Çoğu zaman Doğu özellikleri taşıyan bu sfenkslerin Doğu kaynaklı olduğu açıktı, Tunç çağındakilerin bir devamı olması olanaksızdı. Yeni Yunan sfenkslerinin çoğu dişiydi ve başlarında, o döneme özgü Daidalos üslubu heykellerdeki gibi uzun perukları, Asya sfenkslerinde görülmeyen kıvrımlı kanatları, zarif gövdeleri vardı. Vazolar, fildişi ve metal eşya sfenkslerle benziyordu; Arkaik Dönemin sonlarında tapınaklar da bunlarla süslenmeye başladı. M.Ö. 5. yüzyıl vazoları üstünde bir sfenks Oidipus'la birlikte canlandırılmıştı. Klasik döneme ait başka yapıtlarda Oidipus'un sfenksle savaşırken betimlenmiş olması, efsanenin, yarışmanın düşünsel değil fiziksel düzeyde gerçekleştiğini işlediği daha eski bir biçimini akla getirmektedir. Bu betimlemeye de Asya kaynaklı insanlarla canavarların mücadelelerini işleyen efsanelerin sebep olduğu düşünülmektedir.
Karatağ, M., Klasik Arkeoloji Sözlüğü - Yunan & Roma, Ankara, 2013Copied